Haberler

“Günlük 600 ton üretim kapasiteli yatırım için çalışmalara başladık”

Altyapı olarak 1200 ton kırma kapasitesine sahip bir tesisimiz bulunuyor. 2013 yılında ilk olarak bunun 600 tonunu aktif hale getirdik. 50.000 metrekare üzerine kurulan tesisimizde dördü çelik olmak üzere 59 silomuzda 35.000 ton stoklama kapasitemiz bulunmaktadır. Artan müşteri talebi karşısında 600 ton günlük kapasiteli yeni bir yatırım için satın alma çalışmalarına başladık. Ayrıca uzun zamandır fizibilite çalışmalarını sürdürdüğümüz ve sürecin sonuna geldiğimiz lüks ürün grubunun üretimini devreye alıyoruz.”

Hasan ÖZMERMER
Özmermer Un – Yönetim Kurulu Üyesi
Altı yıldır un ihracatında dünya liderliğini elinde bulunduran Türkiye’de değirmencilik sektörü hızla gelişiyor. Yatırımlarını ve teknolojilerini sürekli yenileyen un firmaları kalite ve sağlık açısından da rakiplerinin önünde yer alıyorlar. Bu firmalardan biri de Gaziantep merkezli Özmermer Un. 66 yıl önce küçük bir pide fırınıyla başlayan Özmermer Un’un hikayesini, firmanın üçüncü kuşak genç yöneticilerinden Hasan Özmermer’den dinledik. Sadece Gaziantep’te değil ulusal ve uluslararası alanda sürekli gelişimin ve değişimin simgesi olan ve fark yaratan bir şirket olma vizyonuyla hareket etiklerini söyleyen Özmermer, müşteriler, iş ortakları, tedarikçiler ve çalışan memnuniyetini her şeyden üstün tutmayı misyon edindiklerini kaydetti. Özmermer Un Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Özmermer’in sorularımıza verdiği cevaplar şöyle:

Sayın Özmermer, firmanızın kuruluş hikâyesi ve bugünlere gelme sürecini bizimle paylaşabilir misiniz?
Hikâyemiz dedem Hasan Özmermer’in 1952 yılında kurduğu küçük bir pide fırını ile başladı. Babalarından bayrağı devralan babam Mustafa Özmermer ve amcam Ali Özmermer, 1976 yılında Özmermer Ekmek Fabrikasını, akabinde 1983 yılında Gaziantep’in ilk modern fırını olan ve ilk çeşit ekmeklerini üreten Has Ekmek Unlu Mamullerini kurdular. 1993 yılına gelindiğinde Has Pastanesi’ni kurup burada tüm kuru ve yaş pasta çeşitleri ile baklava ürettiler.

1994 yılına gelindiğinde kendi deneyimlerinden yola çıkarak daha kaliteli un elde etme amacıyla günlük 120 ton buğday kırma kapasiteli olan Özmermer Un fabrikasını kurdular. İlk 3 yıl içerisinde yapılan yatırımlarla günlük üretim kapasitesini 120 tondan 250 tona çıkardılar.

2013 yılına gelindiğinde oluşan yüksek talep ve müşterinin değişen beklentilerini karşılamak amacıyla yapılan yeni yatırımla 50.000 metrekare arsa üzerine tam otomasyon sistemle günlük 600 ton buğday işleme kapasitesine sahip yeni fabrikayı kurduk. Şu anda yeni tesisimizde üretime devam ediyoruz.

Bir aile şirketi olarak bu kadar sağlam temeller üzerinde büyümenizi neye borçlusunuz?
İşin mutfağından gelen 66 yıllık bir deneyime sahibiz. Başladığımız ilk günden bugüne müşterinin ne istediğini anlayıp, nasıl daha mükemmeli yaparız sorusu ile çalıştık. Yine bu deneyimlerden sağladığımız öngörüler sayesinde, sağlam temeller üzerine oturmuş bir yönetim sistemi kurduk. Şirket içerisindeki her birimde mükemmeliyeti sağlamaya çalışmamız, bizi bugünlere getiren en önemli sebebimiz oldu.

Üretim tesisleriniz ve kullandığınız teknoloji hakkında bize bilgi verir misiniz?
Altyapı olarak 1200 ton buğday kırma kapasitesine sahip bir tesisimiz bulunmaktadır. 2013 yılında ilk olarak bunun 600 tonunu aktif hale getirdik. 50.000 metrekare üzerine kurulan tesisimizde dördü çelik olmak üzere 59 silomuzda 35.000 ton buğday stoklama kapasitemiz bulunmaktadır.

Tesisimiz son teknoloji ile kurulmuştur. Tam otomasyon sistemine sahip tesisimizde üretilen tüm mamuller el değmeden ve tüm kalite standartlarına uygun hazırlanarak paketlenmektedir.

LÜKS ÜRÜN GRUBU ÜRETİMİNE BAŞLIYOR
Geleceğe dönük ne gibi yatırım planlarınız var?
Artan müşteri talebi karşısında ikinci 600 ton günlük üretimin devreye girmesi için satın alma çalışmalarına başladık. Uzun zamandır fizibilite çalışmalarını sürdürdüğümüz ve sürecin sonuna geldiğimiz lüks ürün grubunun üretimini devreye alıyoruz.

Ayrıca üniversite ve meslek liselerinin ilgili bölümünde okuyan öğrencilerin pratikte eğitim alabilmeleri için sözü geçen kurumlarla anlaşarak işletmemizde interaktif eğitim sınıfları oluşturmayı planlıyoruz.

Ürün çeşitliğiniz hakkında bize bilgi verebilir misiniz? Kaç çeşit ürününüz var ve en çok hangi ürünü üretiyorsunuz?
Öncelikle biz müşterinin özel taleplerine uygun ürün üretiyoruz. Ayrıca yurtdışı pazarlar için farklı kategorilerde birbirinden farklı ürünlerimiz bulunuyor. Düzenli olarak ürettiğimiz ve stok bazında çalıştığımız ürünler ise toplam 12 çeşittir. En çok pidelik, lavaşlık, pastalık, böreklik, makina ve el yufkalık çeşitleri üretiyoruz.

Kalite konusunda firmanızı ve ürünlerinizi nasıl tarif edersiniz?
Kalite kontrolümüz ilk buğday alımı yapılırken başlar. Kalite kontrol ekibimiz buğdayın alımına onay verdikten sonra üretime geçilir. Üretilen unlar un silolarında homojen bir şekilde paçallanırken sürekli kontrol altında tutulur, bu noktada gıda mühendislerimizden uygunluk gelince paketlemeye geçilir ve son üründen alınan numunelere tüm fiziksel, kimyasal ve reolojik analizler yapılır. Son imzamız ise o ürünlerden hangi nihai ürün yapılıyorsa o nihai ürün yapılarak görsel, fiziksel ve lezzet testlerinden geçirilir.

TÜRK MAKİNE SEKTÖRÜNÜ DESTEKLİYORUZ
Oluşturduğunuz istihdam ve ülke ekonomisine sağladığınız kaktı ile ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Bu değerli topraklardan aldığımızı, değerli toplumumuza geri vermek bizim itici motivasyonumuz. Gerek işletmede çalışan takım arkadaşlarımız gerekse tedarikçilerimiz ile biz büyük bir aileyiz. Yaptığımız ihracat sayesinde de ülke ekonomisine elimizden geldiği derecede katkı sağlıyoruz. Kazandığımızı sektörümüze yatırım yaparak değerlendiriyoruz. Burada da değirmencilikte lider bir konumda olan Türk makine sektörümüzü destekliyor, milli sermayenin içeride kalmasına özen gösteriyoruz.

Hammaddenizi nereden karşılıyorsunuz?
Ürün çeşitliliğimiz sebebiyle hem yurtiçi hem de yurtdışından buğday tedariki sağlıyoruz. Yurtdışından Sibirya bölgesi başta olmak üzere Rusya’dan, Ukrayna’dan, Litvanya’dan, yurtiçinden direk çiftçilerden, tüccarlardan, TMO’dan ve TİGEM’den buğday tedarik ediyoruz.

Yıllık üretim miktarınız ve ihracatınız hakkında bilgi verir misiniz?
Yıllık buğday işleme 180.000 ton olup üretim miktarı da ortalama 120.000 un tondur. İhracatımız da üretimin yüzde 10’una tekabül ediyor.

Yurt içi piyasada müşterilerinizin sizi tercih etmesini neye bağlıyorsunuz?
Öncelikle müşterilerimizle aramızda her zaman uzun soluklu dostluklarımız oluşuyor. Bu bizim için ticaret yapmaktan daha önemli. Bununla birlikte karşılarında profesyonel yönetim ve aksamayan hizmet buluyorlar. Fırıncılık ve pastacılık geçmişimizin verdiği tecrübe ile de müşterilerimizin ihtiyacına uygun birebir ürün üretiyoruz. Hasat dönemi dahil yıl boyunca stabil olan ve değişmeyen kalitede ürün sebebiyle müşterilerimiz sürprizlerle karşılaşmıyor. Müşterilerimiz de kendi müşterilerimize mahcup olmuyor.

Yurt dışı pazarlarda daha çok hangi alanlarda etkinsiniz?
Türkiye, un ihracatında dünyada birinci sıradadır. Türkiye un ihracatının büyük kısmını Irak ve Suriye’ye yapıyor. Biz de lokasyonun verdiği avantaj ile yurtdışı pazarlarında daha çok sınır komşularımız olan Irak ve Suriye’nin dahil olduğu Ortadoğu pazarında etkiniz.

Irak ve Ortadoğu pazarlarına yaptığınız ihracatta karşılaştığınız sorunlar nelerdir?
Özellikle Irak pazarında karşılaştığımız en büyük sorun bankacılık sisteminin oturmamış olması. Bununla birlikte Irak pazarında açık hesap çalışılması, vadelerin uzunluğu da diğer sorunumuz. Ortadoğu’daki siyasi istikrarsızlık dönem dönem satışları etkilemektedir. Son dönemdeki Irak hükümetinin uyguladığı vergi ile İran’ın pazara girme çabaları da yeni dönem sorunların başında geliyor.

İRAN, IRAK PAZARINDA TÜRKİYE’NİN PAZAR PAYINI DARALTIYOR
Özellikle İran’ın son dönemde Irak piyasasına yönelmesiyle ne gibi zorluklar yaşıyorsunuz?
İran kullandığı teknolojik altyapı ve kullandığı hammadde ile Irak’ın istediği yüksek kaliteli ve enerjili unu üretmekten oldukça uzakta. Bununla birlikte İran ucuz iş gücü ve Irak hükümetinin sağladığı vergi avantajları ile düşük kalite ve ucuz ürünle Irak pazarına girmeye başladı.

Bu durum eskiden yüksek fiyatta iyi kalite talebinde bulunan Iraklı müşterilerinin taleplerinde değişiklik yarattı. Bu değişimle birlikte daha ucuz ve kalitesiz un talebinde olan artış, yüksek kalitede olan ürünün fiyatlarını da aşağı çekti. İran, Irak pazarında Türkiye’nin aldığı pazar payını küçültmeye zorluyor.

AR-GE çalışmalarınız ile buğday ve un analiz kalite kontrol laboratuvarınızda ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?
Geçtiğimiz ay laboratuvarımızda revizeye giderek, hem daha yeni hem de iki katı büyüklükte bir alana geçiş sağladık. Ekibimize yeni katılan mühendis iş arkadaşlarımız ile AR-GE’de yer edinen çalışan oranımızı %10’a taşıdık. AR-GE laboratuvarımız gerek sektör içi gerekse de sektör dışından çapraz bağlar kurarak sistemimizi ve ürünlerimizi daha kaliteli ve mükemmeliyetçi çalışma ilkemize daha yakışır hale taşımaktalar. Bütün bu çalışmaların yanı sıra AR-GE ekibimizin kendilerine koyduğu diğer hedef ise müşterilerimizin arzuladığı ürünleri yüksek kaliteli hammadde paçallarından bir başka deyişle katkıdan uzak doğal yollarla üretmektir.

Güneydoğu menşeili bir firma olmanızın size sağladığı avantaj ve dezavantajlar nelerdir?
Türkiye’nin en fazla un ihracatı yaptığı iki ülke olan Irak ve Suriye’ye yakınlığı Güneydoğu menşeili bir firma olmanın en büyük avantajıdır. Hammadde olarak da yüksek kaliteli ve enerjili Hatay, Adana ve Şanlıurfa buğday ambarlarının ortasında olmamız diğer avantajımız.

Bir dezavantajdan söz etmem gerekirse, dezavantajımız buğday ithal etmek ve deniz aşırı ülkelere un ihraç etmek için limana olan uzaklığımız. Bu da açılacak yeni tünel ile artık dezavantaj olmaktan çıkacak.

Sektör olarak ne gibi zorluklarla karşılaşıyorsunuz?
Sektörün en büyük sorunlarından biri, medyada sıkça yer alan ve bilimsel destekten yoksun glütene karşı olan tepki. Sürekli bir şekilde ekmeğin zararlı olduğu iddiası tüketim alışkanlıklarını değiştirmektedir. Oysaki ekmek vitamin açısından zengin enerji kaynağı olan temel besin maddemizdir.

Üretim açısından ise nitelikli iş gücü eksikliği sektörde karşılaşılan zorlukların başında gelmektedir. Üretimde çalışacak eğitimli ve tecrübeli çalışan eksikliği sektörün ilerlemesini yavaşlamaktadır.

Hasan bey, siz hukuk eğitimi almış bir avukatsınız ve şu anda üçüncü kuşak yönetici olarak şirketin yönetimindesiniz. Eğitiminizin işinize sağladığı katkıyı anlatır mısınız?
Hukuk eğitimi almış olmam sebebiyle hızlı bir şekilde değişen yasaların uygulanması konusunda avantajımız bulunmaktadır. Ayrıca şirketlerimizi oluşabilecek hukuki risklere karşı düzenli olarak hukuk risk analizleri çıkarıyor buna uygun olarak adımlarımızı atıyoruz.

DEDEMİN HAYALLERİNİ GERÇEKLEŞTİRDİK
“Hayalleri imkânlarından çok daha büyük kurucumuz” olarak tarif ettiğiniz dedeniz Hasan Özmermer’in hayallerinin ne kadarını gerçekleştirdik diyebilirsiniz?
Kurduğumuz hayalleri gerçekleştirmek bizim aile genetiğimizde var. Değerli büyüğüm dedem Hasan Özmermer, ülke ekonomisine katkı ve istihdam sağlayan, kazandıklarını ait olduğu topraklara misliyle geri veren, sürdürülebilir bir işletme hayal ediyordu. Biz bugün onun bize bıraktığı fırından hem Özmermer Un Fabrikası’nı hem de Has Sentetik Çuval A.Ş.’yi kurarak 700 kişiye istihdam sağlayan büyük bir aile haline geldik.

Geçtiğimiz günlerde katıldığınız IBATECH İstanbul fuarı sizin açınızdan nasıl geçti?
Firma olarak uzun zamandır IBATECH fuarına katılım sağlıyoruz. Her seferinde bir öncekinden daha fazla verim alıyoruz. Hem yeni ürünlerimizi tanıtıyoruz. Hem de Türkiye’nin dört bir tarafından gelen dost müşterilerimizi standımızda ağırlama fırsatı buluyoruz.

Bununla birlikte fuara katılan ve ziyarete gelen sektör paydaşlarımızla yaptığımız toplantılar sayesinde sektörün nabzını tutma imkanı buluyoruz. Bu açıdan fuar sadece fuar süresince değil sonrası için de verimli ve kazançlı geçti.

Eklemek istediğiniz başka bir konu varsa bizimle paylaşır mısınız?
Sektörün hala eksiklikleri bulunmaktadır. Ayrıca müşterilerin karşılanmamış talepleri var. Bu nedenle canla başla çalışıyor, araştırıyor ve müşterilerin değişen talep ve beklentileri için sürekli yatırım yapıyoruz.